15 Şubat 2018 Perşembe

sıradan bir yazi

merhaba ben geldim ^-^
Özledin mi beni gökyüzüm . Ben seni özledim ama vakit bulamadım .Beynimin ,düşüncelerimin boş olduğu aynı zamanda musiat olduğum bir anı şuan bile müsait miyim bilmiyorum . Beynen yorgun bitkin, bedenen de sanki kırk çuval un taşımış gibi....
Ee konu ne olsa sıkıldım ? Ben burayı sanki biriyle konusuyormuşcasina yazicam^-^ .
Bu yazıda bir sürü konuya deyinelim . Kulağım da kulaklık düşüncelere dalalim Japonla umarım yarıda bırakıp gitmezsiniz doğruya kimim var ki? Neyse hadi başlayalım
-suan BTS den just one day çalıyor.Bu şarkıda iken başkalarına yaptığım davranışlar geliyor .Kişiye göre konuşma yapım ,davranişlarim değişir . Nedenine de bilmiyorum ama herkese karşı davranıyorum
-şuan wanna one dan beautiful bu şarkıda aslında just one day a benziyor ama biraz daha hararetli. İnsanoğlu sevdikleri kişileri özler . Özlemek bilmemki ..... şarkıda geçtiği gibi ı miss u so much
-şuan nct 127 den limitless var bu şarkıda iken kendimi cidden anlamda dansçı gibi ve şarkıyı söyleyen benmişim gibi hissediyorum . Belki ilerde güzel dans ederim belki de dans ettiğim zamanlar aklımda sadece anı olarak kalır.Dans etmeyi seviyorum ama birisi bana öğretmeli . Dans konusunda çabuk kaparım ama iyi bir öğretmene ihtiyacım var ama bilmiyorum kimse de yardım etmezki .Evde dans etmek için yeterli alan olmamasına rağmen okulda tahtanın karşısında iken ediyorum en öndeyim çünkü^-^

Bu kadar yeter sıkıldım yine de belki bir yazımda da şarkı hakkında fikirlerimi yazarım .

=> şuan bu yazıyı okul kütüphanesinde pencerenin yanındaki peteğe yaşlanmış ,kulağimda kulaklık yazıyorum. Bugünkü (yani iki üç saat önce ) beden dersinde noodle partisi yaptık 4 arkadaş (en değerlilerim) evden tabak, noodle getirip ,suyuda kantinden alarak çubuklarla yedik. Hala açım ama °-° Karnım ağrıyor hemdeeeee

*diğer yazıda görüşürüz mavi gökyüzüm

18 yorum:

  1. heeey blue sky hoşgeldiiiin :) bak burdan dakonuşabiliriz ki işteee. yaz sen burayaaa, yoruma işteee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) heeey şimdi bir tayvan drama dizisi açtım. behind your smile. şirinmiş ilk bölüm iyi gidiyooo :)

      Sil
    2. Hayırlı izlemeler sana ben ödev yapıyorum . Kore dizisi izliyorum ben . Daha başka dillere atılamadim okul sağolsun

      Sil
  2. nudıl partisi ne güzeeel. dans öğrenirsin yaaa üniversitede filan. şarkıların verdiği hisleri ne güzel anlatıyoon. bir de bir ara bir en iyi şarkılar en sevdiklerin yapsanaa, bir de varsa animeler en sevdiğin :)

    YanıtlaSil
  3. ay bak tanımak demişsin yaa, azcık annatayım yaa, üniversitede mühendislik okudum, yüksek lisans yaptım amerikada, ekonomi dalında. izmirliyim işte. mastır dönüşü ankarada işe başladım, özel şirketlere ekonomik danışmanlık yapmak için, mastıra birleşmiş milletler bursuyla gitmiştim, ankarada daha işe başlarken bir fransız bursu kazandım, adı jean monnet, ankara hukuk fakültesinde ingilizce avrupa birliği eğitimi aldım, altı ay. ab yasalarını çevirmeye başladım. ama asıl ilgi alanım ingilizce olduğu için istanbula geldim, çeviri yapmaya, film dizi anime filan çeviriyom. aynı zamanda da ingilizce dersleri veriyom. işte kitaplar filmler müzikler seviyom. okumayı yazmayı. yalnız yaşıyom, annemler izmirde. sessiz ve çok çekingenim. böyle iştee yanii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maşallah neymişsin sen ben hala lise de sürünüyorum .Allah nazarlardan esirgesin seni

      Sil
    2. Cidden hepsini yaptın mı yoksa benimle dalga mı geçiyorsun

      Sil
    3. Şey son yazında bahsetmişsin kitaplar hakkında 4 kitabı istesem sende yazını atabilir misin 1 huzur sokağı 2 Çalıkuşu 3 kış günlüğü 4 babalar ve oğullar senin yorumunu merak ettim de

      Sil
    4. evet tabikide yaptım yapıyom. baksanaa, sen de lise bitince üniversite ve devamını getirirsin yaaa. en çok istediğin şeyleri yaparsın. bak nasıl olsa buralardasın ki, bu okul kariyer konularııı çok sevdiğim ve iyi anladığım konular. o zaman da fikir verirrim yanii. benim öğrencilik böyleydi işte. hep eğitim ders filan. hayatım okullarda geçti yani. belki de kitapları okumayı filan sevdiğim için. öğrenmeyi sevdiğim için işte. sen de yaparsın ki yani. çok önemli şeyler değil bunlar.

      Sil
  4. tamam atcam tabiiiii bu gece :) bak bu eğitim konuları da, ben genelde içedönüküm belki ondan böyle hep dersler kitaplar filan işte.

    YanıtlaSil
  5. HUZUR SOKAĞI

    Şule Yüksel Şenler

    Huzur Sokağı, 1969 yılında yazılmış ve 101. baskısını yapan 600 sayfalık bir Türk klasiği. Kitapları veya insanları sınıflandırmak yanlış, bilim adamı, bilim kadını, kadın yazar, yazar gibi birçok sınıflandırma var. Huzur Sokağı İslami diye nitelendirebileceğimiz bir hüzünlü aşk romanı. Ancak, dramatik olaylarla dolu ve eski Türk filmlerini andıran bir alt yapısı olmasına rağmen bir aşk romanı değil, bir hidayete erme romanı da denilebilir, dini emirler ve uygulaması el kitabı gibi de görülebilir.

    Romana yaklaşım önemli bu noktada. Heyecanlı ve hüzünlü bir şanssız aşk öyküsü olarak etkileyici. Bu açıdan roman bir popüler roman. Bir edebiyat eseri değil. Ancak kişiler arası aşk bu romanda sadece bir dekor, çünkü aslında manevi aşka teslim olma romanı. Bu açıdan roman öğretici.

    Huzur Sokağı, İstanbul’da, alçakgönüllü, iyi kalpli, yardımsever ve dini gerekleri yerine getiren insanların yaşadığı bir sokak. Bilal, yakışıklı, mert, imanı tam bir üniversite öğrencisi. Annesi ile yaşamakta. Sokağa bir apartman dikiliyor ve çağdaş (!) insanlar taşınıyor. Mini etekli rahat ve güzel kız Feyza, Bilal’e göz koyuyor. Bilal de ona aşık olduğu halde imanı ve ibadeti eksik olduğu için Feyza’dan uzaklaşıp okulu bitince kendine uygun Hacer ile evleniyor. İşinde ilerliyor ve oğlu Nusret doğuyor.

    Feyza ise bir çeşit intikam arzusuyla zengin bir işadamı ile evleniyor ve Hilal adlı kızı oluyor. Bilal ve Feyza zorlu yaşamlarında birbirini sevdikleri halde bir araya gelemiyorlar. Ancak Feyza hidayete erip yaşamını değiştiriyor.

    Huzur Sokağı, bu olay örgüsünün arkasında örtünme, okullarda başörtüsü, nefsimize hakim olma, temiz kalp, iman ve paranın kimde olduğu, boşanma, kadın erkek ilişkisi gibi birçok konuyu işliyor.

    Roman masum, saf ve iyi niyetli bir dille yazılmış. Tüm kahramanlar imanı, ibadeti tam veya romanın temiz kahramanlarını görüp etkilenerek iman yolunu seçen insanlar. Romandaki ortam 40 yıl öncesi olmasına rağmen anlatılan yaşam kesitlerinin büyük kısmı, özellikle insanların masum duygularla iman yolunu seçme ve din öğretisi kısımları günümüzde de geçerli.

    Romanın tek eleştirilebilecek yönü, roman kahramanları dışındaki üniversiteli gençler veya çeşitli insan tiplerinin kötü çizilmesi. Namaz kılmayan veya dua etmeyen insanların hepsi, kaçakçılık, esrar, fuhuş, alkol batağında olmalı gibi gösteriliyor. Romanın tek zayıf yönü bu. Ancak, bu da romanın mantığı içinde doğru bir yaklaşım. Çünkü, romanın öncelikle ve özellikle yetişme çağındaki insanların okuyup iman yolunu seçmesi yönünde yazıldığı açık.

    Huzur Sokağı, birçok yönden okunması keyifli, önemli bir didaktik roman. Kesinlikle çağdaş bir klasik. Öyküsü ve öğretisiyle her türden okuyucuyu birbirine hiç benzemeyen nedenlerle mutlu edecek bir yapıt. İlgisiz kalınamaz.

    Not:3/4


    YanıtlaSil
  6. ÇALIKUŞU
    Reşat Nuri Güntekin
    Çalıkuşu, heyecanla, keyifle okunan bir roman ve edebiyatımızın en ünlülerinden, iyilerinden. Birinci Dünya Savaşı öncesini ve İstanbul yaşamı ile Anadolu şehirlerinde, kasabalarında, köylerindeki yaşamı betimlemekle birlikte aslında sadece bir öğretmenin öyküsü. İçinde aşk pek olmamakla birlikte aynı zamanda bir aşk öyküsü de. Eski tür bir aşk öyküsü. Günümüzde nadir rastlanabilecek türden.
    Çalıkuşu, ipekböceği, gülbeşeker gibi isimler takılan Feride’nin öyküsü okuduğumuz. Kendine özgü bir karakter. Sevilesi, güzel, duygulu ama bunu her zaman göstermeyen, gösterince de taşkın hareketlerle gösteren, vicdanlı, iyi kalpli, çalışkan, dayanıklı, gururlu bir kız Feride. Anne ve baba sevgisinden uzakta, teyzesinde büyüyor. Kuzeni Kamran ile tuhaf bir arkadaşlığı var. Seviyor ama bunu kendine de itiraf edemiyor.
    Çocukluğunda yaramaz, ağaçlardan inmiyor, oyunu seviyor, bir de fondanları. Zaten büyümüyor da, ileride öğretmen olduğu bütün taşra şehirlerinde de hep bir çocuk. Uzun yıllar okulda Fransızca öğreniyor. Kamran ile evlilik öncesi Kamran’a kızıp ortadan kayboluyor, hayatını kazanmak için taşrada öğretmenliğe başlıyor. Kendini, öğretmeye adıyor bir bakıma.
    Gittiği her yerde zorluklarla karşılaşıyor. Güzelliği de hemen fark ediliyor. Çok da terbiyeli, gururlu olduğu için göze çarptığı her yerden kaçıyor, sürekli okul değiştiriyor. Ne olursa olsun Kamran’ı da unutamıyor ve tüm yaşamını bir günlüğe yazıyor.
    Bu tatlı ve iyi çalıkuşu’nun hayatını günlüğünden okuyoruz. Bir kuş gibi ürkek bir kızın şanssız yaşamı.
    Okunası, hayran olunası romanlardan. İlk 50 sayfadaki Çalıkuşunun uçarı tatlılığına doyum olmuyor.
    Not:4/4

    YanıtlaSil
  7. KIŞ GÜNLÜĞÜ

    Paul Auster

    Paul Auster herkesin sevdiği okuduğu ve saygı duyulan bir yazar. Çok sayıda romanı olan yazarın sinemaya çekilmiş kitapları da var. Onu sevenler Duman ve New York Üçlemesi'ni bilirler.

    Auster da Woody Allen gibi bir New York aşığı. Denir ki dünyada İstanbul ile aşık atabilecek iki şehir vardır. New York ve Londra. Paris bunların yanında köy gibi kalır derler çok gezenler. New York ile İstanbul'un benzerliği ikisinin de karmaşık ve kaotik olmasından gelebilir. İkisinde de her çeşit insan var. Serseri entel sosyetik hepsi bir arada.

    Auster da nerdeyse bütün hayatını New York'ta geçirmiş. Çocukluğu, aşkları, yazarlığı ve sonra da evliliği hep bu Büyük Elma'da, Big Apple yani New York. Büyük bir elma olan bu şehir ye ye bitmiyor işte. York olmadan önce Amsterdam imiş adı. New Amsterdam.

    Auster amcamız bu elmanın Manhattan'ından Brooklyn'ine taşınarak hayatında bir devrim gerçekleştiriyor. Brooklyn Köprüsü'nün öbür tarafına geçiyor.

    Minik bekar odalarında sürünen bir yazarken New York içinde para kazandıkça daha büyük eve geçiyor. Bu büyük sitelerden birinde yine bir yazar olan eşi Siri site yöneticisi oluyor hatta. Auster para kazandıkça bir oda daha büyüyor evleri.

    Paul Auster, 64 yaşına geliyor ve diyor ki madem 64 yaşındayım, halen aklım başımdayım, hayatımın kışı bu, du hemen anılarımı yazayım sonra da bu sevimli ve komik anı kitabını yazıyor.

    Örneğin, bir taksi şoförüne kızıp yazdığı romanın ilk sayfalarını şoförün kafasına atıyor sinirinden,

    Auster, çocukluğu, sevdiği yiyecekleri, oturduğu evleri, yaptığı kavgaları, ailesini apaçık anlatıyor.

    Çok sıcak ve şirin bir anı kitabı. Auster'ın yazarlığı dışındaki biz sıradan insanlar gibi hayatı.

    Not:3/4

    YanıtlaSil
  8. BABALAR VE OĞULLAR
    Turgenyev
    Bir Rus klasiği. O nefis romanlardan biri.
    Öyle bir kahraman var ki bu romanda, Bazarov, canlı ve yaşayan bir karakter. Nihilist, yani hiççi. Genç, idealist. Yeniliği, gelişimi temsil ediyor.
    Bir de arkadaşı Arkady. Bazarov, idealleri var, o yüzden güçlü ve çekici bir karakter. İkisi, Arkady’nin ailesine tatile giderler.
    Doğal olarak, kuşak çatışması olur. Büyüklerle küçükler. Klasik çatışma. Düzenle, muhafazakarlarla her şeyi değiştirmek isteyen gençlerin bitmez tartışmaları.
    Dünya, insanlar, hayat, aşk, gençlik, devrim, bitmeyen konuşmalar.
    Herkes kendi bildiğince yaşar ve kendi düzenini korumaya çalışır ve o düzen içinde en çok faydanın peşinde koşar ama diğer insanları anlayamaz. Bu mükemmel eser de bu anlaşmazlıklar üzerine.
    Keyifli ve etkileyici. Herkesin okuması gerekenlerden.
    Not:4/4

    YanıtlaSil
  9. baksanaa, bu dört kitap da iyi. huzur sokağı, klasik, dizisi de vardı bir iki yıl önce izledim, güzel kitap ama sadece bazen yazar araya giriyor sanki ders veriyor gibi, bu güzel olmamış ama bunun dışında iyi yanii :) çalıkuşu, çok güzel tabii ama klasik yaniii biraz ağır templu sayılır ama heyecanlı, bu roman yüzünden çok kişi anadoluda öğretmen olmak istemiş işte. reşat nuri ayrıca zaten çok iyi bir romancımız benim de en sevdiklerimden işte :) kış günlüğü, paul auster adlı yazarın günlük tarzı gibi bir kitabı, yani, bir yazarın nasıl yaşadığını yazdığını anlıyoruz, bu yeni bir roman, klasik değil,ama yazar iyi tabii :) babalar ve oğullar ise çok güzel yine, bir klasik, kuşak çatışmasını anlatıyor. bu dört roman, öncelikle çalıkuşu ve babalar ve oğullar, iyi klasikler olarak okunmalı ki bencesi :) huzur sokağı ve kış günlüğü de bu ikisinden sonra okunur yanii :) başka kitapları da merak edersen her zaman sorabilirsin ki bak, okumuşsam sölerim yaniiii :) kitaplar en büyük tutkum çünküüü :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim baya geç oldu ama unuttum yazicagim şeyi son yazıma baksanaaa

      Sil